Çevre Yönetimi
İGA olarak çevre yönetimi çalışmalarımız, çevre politikamız çerçevesinde yürütülür.
Bu çerçevede, attığımız adımlar şunlardır:
• 2014 yılı boyunca tüm çevresel bileşenler ile ilgili ayrıntılı saha çalışmalarının yapılması,
• İnşaat ve işletme süreçlerinde karşılaşılabilecek çevresel ve toplumsal etkilerin değerlendirilmesi,
• Bu etkileri asgariye indirmek için önlemlerin tanımlanması…
Bu değerlendirmenin ve yönetim planlarının esaslarını, IFC (Uluslararası Finans Kuruluşları) Standartları ve Türk Çevre Mevzuatı, ISO 14001, ICAO, GIIP (İyi Uluslararası Endüstriyel Uygulamalar) gibi uluslararası standartlar ve kılavuzlar, yeşil bina - yeşil havalimanı gibi sürdürülebilirlik mekanizmaları oluşturur. Çevresel süreçlerimizi şekillendiren bu esaslar, tüm faaliyetlerimizde özdeş bir yaklaşımla yönetilir.
Çevre Politikamız
İstanbul Yeni Havalimanı inşaatı ve işletmesi sırasında yürüttüğümüz faaliyetlerde, uzmanlıkları, bilimi, teknolojiyi en üst seviyede kullanarak insana ve doğaya verebileceğimiz olumsuz etkileri kontrol altına almak ve en aza indirmek çevre politikamızı oluşturur.
Bu politika doğrultusunda,
• Ulusal ve uluslararası çevresel, sosyal ve havacılıkla ilgili standartlara uyum göstermeyi,
• Tüm faaliyetlerimiz sırasında çevresel etkilerimizi belirleyerek azaltıcı faaliyetleri etkin şekilde planlayarak yönetmeyi,
• Her yıl yeni amaç ve hedefler belirleyerek çevresel performansımızı sürekli geliştirmeyi,
• Enerji ve atık yönetimi, doğal kaynak kullanımı konularında hedefler belirlemeyi ve uygulamayı,
• Dünyamızın kısıtlı kaynaklarını verimli olarak kullanmayı, geri dönüşümlü malzemeleri kullanmaya özen göstermeyi, çevre konusunda sorumlulukların bilincinde olmayı, sürdürülebilirlik mekanizmalarını azami şekilde takip etmeyi,
• Çevre Politikalarımıza ilişkin faaliyetlerimizi çalışanlarımızı, misafirlerimizi, tedarikçi, taşeron firmalarımızı bilgilendirerek, onların katılımlarını sağlamayı taahhüt ediyoruz.
(bu alanda Açıklama kısmını ilk alanda, maddeleri devamı kısmında gösterelim.)
Toprak
Proje sahası 1980’lerden bugüne madencilik faaliyetleri ile ciddi boyutta tahrip edilmişti. Biz çalışmaya başlamadan önce, proje sahasının %65’lik önemli bir bölümü doğal özelliklerini yitirmişti ve bölgede üç adet lisanslı hafriyat atığı döküm sahası bulunuyordu. Arazinin % 35’lik kısmında bulunan ormandaki, canlılar için en değerli besin kaynağı olan üst toprak ise, inşaat süreci başlamadan önce, uygun standartlarda sıyrılarak depolandı. Bu toprağı İstanbul Yeni Havalimanı'nın peyzajında kullanacağız.
Özetle hem bu değişiklikler hem de sahadaki toprak hareketinin proje sahası ile sınırlı olması sayesinde karbon emisyonunu en düşük düzeyde tutacak ve toprak hareketini kontrollü bir şekilde yöneteceğiz.
Hava
İnşaat sırasında araç ve kamyon hareketinden kaynaklanan toz oluşumunu, kullanılan yolların düzenli olarak sulanması, yerleşim yerlerinin yakınından geçişlerde araçların hızının sınırlandırılması ve toz kaynağı olabilecek ekipmanlarda örtü kullanımı ve benzeri tedbirler ile kontrol altına alıyoruz.
İşletme sırasında oluşacak etkilerin tespiti için de ICAO tarafından kabul gören hava kalitesi modellemesini, ADMS-Airport ile gerçekleştirdik.
Hem inşaat hem de işletme sırasında etkilerin asgari seviyelerde tutulması için düzenli hava kalitesi izlemeleri yapacak ve Kirlilik Kontrol Planları uygulayacağız.
Su
Geçmişte madencilik faaliyetleri ile tahrip edilmiş proje sahasında bulunan ve ‘sulak alan’ olarak tanımlanan alanlar doğrudan doğruya tahribat sonucu oluşmuş. Bu göletler madencilik faaliyetleri tamamlandıktan sonra terk edilen sahaların su ile dolmuş halidir.
Uluslararası danışmanlarımızın proje sahasında yürüttüğü ayrıntılı hidrojeolojik çalışmalara göre, kaynağı proje sahasında olan ya da sürekli akan bir dere bulunmuyor. Ayrıca proje sahasında toprak yapısı ve niteliği nedeniyle, yüzeydeki su birikintilerinin yeraltı suyuyla da herhangi bir ilişkisi bulunmuyor.
Proje sahasındaki su boşaltma programına göre sahanın güneyinde bulunan su, uygun sediment kontrol önlemleri alınarak Alibeyköy Baraj Havzası’na yönlendirilecek. Projenin inşaat aşamasında suların önemli bir kısmı beton ihtiyacı, kamp faaliyetlerinde kullanım suyu olarak ve yolların sulanmasında kullanılacak.
Proje sahasının kuzey kısmında bulunan sular ise Karadeniz’e doğru yönlendirilecek. Terkos Havzası’na herhangi bir su deşarjı söz konusu olmayacak.
Şu anda ise Terkos ve Alibeyköy Havzalarında yüzeysel su kalitesinin izlenmesi için akredite laboratuvarlar ile Su İzleme Programı çerçevesinde düzenli analizler yapılıyor. Bu izlemelerden elde edilen sonuçlara göre, gerekli önlemler Kirlilik Kontrol Planları’nda tanımlanarak yönetiliyor.
Ses
İnşaat sırasında ortaya çıkan gürültü etkilerini, kullanılan makinelerin seçimi, makinelerin çalışmazken kapatılması veya durdurulması, araç hareketlerinin mümkün olduğunca yerleşim yerlerinin uzağından geçirilmesi ile kontrol altında tutuyoruz.
İşletme sırasında oluşacak etkilerin tespiti için FAA (Amerikan Federal Havacılık Otoritesi) Entegre Gürültü Modeli, INM 7.0d ile gürültü modellemesi çalışması yaptık. Master Plan değişiklikleri yapılırken çevresel gürültü etkileri de dikkate alınarak asgariye indirilmesini sağladık. Model çıktısı olarak oluşan gürültü kontürlerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Şehir Planlama birimleri ile paylaştık.
Bu şekilde gürültü haritaları, havalimanı sahası etrafında yapılandırılan yeni imar planlarının düzenlenmesine temel teşkil edecek.